Mersin'in merkez Akdeniz ilçesine bağlı Çilek Mahallesi'nde bulunan Güneyli Camii’nde yaşanan olay, toplumda derinleşen sosyal bozulma ve güvenlik açığının somut bir örneği oldu. Edinilen bilgilere göre, camide görevli müezzin Ömer Tekdemir (25), cami bahçesinde uyuşturucu madde kullanımına ait olduğu öne sürülen bir aparat buldu. Aparatı mahalle sakini olmayan bir kişiye göstererek uyarıda bulunan Tekdemir, beklenmedik şekilde saldırıya uğradı.
İddialara göre, uyarıya öfkelenen 48 yaşındaki Ömer T., yanında taşıdığı bıçakla müezzini bacağından yaraladı. Olay sırasında camide bulunan cemaat müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getirdi ve durumu polise bildirdi. Yaralanan Tekdemir, uyuşturucu kullanımına karşı geçtiğimiz cuma günü camide cemaatle bilgilendirme toplantısı yaptığını, bu çabasının bir bedelinin olabileceğini bildiğini fakat mücadelesine devam edeceğini vurguladı.
Şüpheli Ömer T., polis ekiplerince gözaltına alınmasının ardından bugün adliyeye sevk edildi. İfadesinde, müezzinle “İslam’dan yeterince bahsetmemesi” konusundaki bir tartışma üzerine saldırıyı gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Zanlı, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Camide Uyuşturucu Aparatı Bulunması
Olayın en çarpıcı yönlerinden biri, ibadet ve huzur alanı olan bir cami bahçesinde uyuşturucuya ait olduğu öne sürülen bir aparatın bulunması. Bu durum, bağımlılıkla mücadelede kamu kurumlarının ve dini yapılar dahil tüm toplum bileşenlerinin nasıl bir tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor.
Dini Mekânlar Bile Güvende Değil
Toplum bilimciler ve bağımlılıkla mücadele uzmanları, olayın münferit bir saldırının ötesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Uyuşturucu kullanımının hızla yayıldığı, dini yapılar gibi sembolik ve manevi mekanların dahi bu tür davranışlardan korunamadığı bir atmosferde, yalnızca kolluk kuvvetlerinin değil, sivil toplumun da aktif rol alması gerektiği ifade ediliyor.
“Ölsek de Bu Mücadeleye Devam Edeceğiz”
Müezzin Ömer Tekdemir'in olay sonrası verdiği mesaj, sadece bireysel cesareti değil, toplumda daha yaygın hale gelmesi gereken bilinçli direnişi de temsil ediyor. Uyuşturucu ile mücadelede din adamlarının sadece rehber değil, aynı zamanda fiilen saha aktörü oldukları gerçeği bu saldırıyla bir kez daha görünür hale geldi.